“Hakikati hakikat olduğu için sevmek, bu dünyada insanın mükemmeliyetinin başlıca unsuru, diğer bütün erdemlerin de fideliğidir”
John Lock
Bizler şu aşağıdakileri hakikatin ta kendisi sayıyoruz:
Bu bizim en karanlık anımız.
İnsanlık, kendi tarihinde daha önce benzerine rastlanmamış bir olayın girdabına kapılmış gidiyor. Bu öyle bir olay ki, derhal üstüne gidilmezse, bizi, el üstünde tuttuğumuz ne varsa hepsini: yani bu ülkeyi, bu ülke insanlarını, ekosistemlerimizi ve gelecek nesillerin geleceğini daha da fazla yakıp yıkmaya doğru sürükleyecektir.
Bilim billur gibi berrak, altıncı kitlesel yokoluş olayının içindeyiz ve derhal, güçlü bir şekilde harekete geçmezsek felaketin ta kendisiyle yüz yüze geleceğiz.
Biyolojik çeşitlilik dünyanın dört bir yanında imha edilmekte. Denizlerimiz zehirlenmiş, asitlenmiş halde ve kabarmakta. Sel basmaları ve çölleşmeler, uçsuz bucaksız arazileri üzerlerinde yaşanmaz hale getirecek ve insanları kitleler halinde göçe zorlayacak.
Havamız o kadar zehirli ki hükümetler artık kanunları çiğniyor. Kirli hava onbinlerce insanın ölmesine sebep olurken, henüz doğmamış bebeklere bile zarar veriyor.
İklimimiz çöküşe geçti. Bundan böyle daha fazla orman yangınları, öngörülemeyen süper fırtınalar, artan kıtlıklar ve tarifsiz kuraklıklar yaşanırken, bir yandan da gıda stokları ve içme suları ortadan kaybolacak.
Harekete geçmek ödevimiz
Bu ülkeyi, hatta bu gezegeni ve üstündeki yaban yaşamını vuran ekolojik krizler artık ne görmezden gelinebilir, ne inkar götürür, ne de sağlam muhakeme yürütebilen, etik vicdana, ahlaki kaygılara ya da ruhani inançlara sahip olan herhangi biri tarafından karşılıksız bırakılabilir.
Bu değerlere, doğruluğun erdemine ve bilimsel kanıtların ağırlığına uygun olarak, çocuklarımızın, içinde yaşadığımız toplulukların ve bizatihi gezegenin geleceğinin güvenlik ve esenliği adına harekete geçmenin ödevimiz olduğunu şimdi buradan ilan ediyoruz.
Hükümetlerin sergilediği kasıtlı suç ortaklığı, anlamlı demokrasiyi tuzla buz ettiği gibi, kamu yararını da kısa vadeli kazançlar ve özel karlar uğruna hiçe saydı.
Hükümetler ve yasalar, halkına yeterli koruma için herhangi bir teminat vermekten, halkının esenliği ve ülkenin geleceği için herhangi bir güvence sağlamaktan aciz kaldığında, sorumlu bir demokrasiyi geri getirmek, felaketi önleyip geleceği koruma altın almak için gerekli çözümleri sağlama almak üzere çareler arayıp bulmak, yurttaşların hakkıdır.
İsyan etmek, yalnızca hakkımız olmakla kalmaz, aynı zamanda kutsal görevimiz halini de alır.
Derhal harekete geçmekten kaçınarak, gelecek kuşaklara can çekişen bir gezegeni miras bırakmayı reddediyoruz.
Barış içinde hareket ediyoruz, kalplerimizde bu topraklara duyduğumuz müthiş aşkla. Biz hayat adına hareket ediyoruz.
Şimdi değilse ne zaman?
Gezegen selameti ve ülkemizin çocukları için buradan ilk isteğimizi açıklıyoruz:
Türkiye hükümeti bilimsel gerçeklere uysun. Gerçeği kulaklarını kapatmasın, 2015’te Paris’te imzaladığı İklim Anlaşması’nı meclisinde kabul etsin ve bu utanç bitsin.
Biz değilsek kim?
Şimdi değilse ne zaman?