loader image

Bu bir feminist isyandır! 

İklim adaleti için, hepimiz feminist olmalıyız.

Çünkü feminizm, iklim krizini neyin desteklediğini anlamamıza yardımcı oluyor. Gezegenin karşılaştığı en büyük kriz, cinsiyet eşitsizliğinden bağımsız değil. İklim krizinden erkek egemenliğin yarattığı kurumların sorumlu olduğunu biliyoruz. Bu gerçeğe susamayız, susmayacağız. 

İklim felaketlerinden en fazla kadınlar etkileniyor, çünkü cinsiyet hiyerarşisi nedeniyle doğal varlıklara  daha bağlı yaşıyorlar ve felaketlerden korunmak için gereken araçlara ulaşımları zor ya da hiç yok. Birleşmiş Milletler, iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalanların yüzde 80’inin kadın olduğunu tahmin ediyor. İkili cinsiyet kimliklerine, bize dayatılan kadınlık ve erkekliklere sıkışmış olduğumuz için, LGBTİ+’ların  iklim krizine karşı kırılganlıklarına dair konuşamıyoruz bile. 

Biz’ler, Yokoluş İsyanı Türkiye olarak iklim hareketinde kadınların görünürlüğünü, taleplerinin duyulmasını önemsiyoruz ve önceliklendiriyoruz. 

Ekolojik yıkımlara karşı ön saflarda yer alan kadınların mücadelesini desteklerken, erkek egemen yapılara karşı ve onu dönüştüren – iyileştirici bir kültürle hareket ediyoruz. Bu kültürle Yokoluş İsyanı’na katılan ya da destek veren farklı cinsiyet kimliklerinden benzer iklim ve çevre kaygılarını yaşayan herkesin güvenli hissedebileceği alanlar yaratmayı ve bu alanları yaymayı amaçlıyoruz.  

Sinema sektöründe başlayan ve kısa sürede bütün dünyada farklı topluluklara yayılan #metoo hareketinin destekçisi de olduk, kendisi de! Cinsiyetçi ayrımcılık, duygusal şiddet ve tacizin ne kadar kaygan bir zeminde meşruiyet bulabileceğini iklim hareketi içinde tecrübe etmiş olmak istemezdik fakat hiçbirimiz erkekliklerden azade değildik. Bu yüzden, erkek egemenliğe ve onun yol açtığı iklim krizine feminist bir dayanışmayla isyan ediyoruz. Duyuyor musunuz? Yokoluş’un İsyanı, Türkiye’de kadınların yıllardır haykırdığı feminist isyanın bir devamı hatta kendisidir.  

Yokoluş İsyanı, gezegenin karşılaştığı en acil ve büyük krize karşı hemen ve şimdi hareket geçme çağrısı yapan aktivist bir topluluktur. Ekolojik kaygıyla sarılır, barış içinde dinler, şenlikli bir şekilde harekete geçerken belirli ilke ve prensipler etrafında varlığını sürdürmeye çalışır. Şiddetsizlik ilkesini kadın hareketinin deneyim ve kazanımlarıyla biçimlendirir, yaratıcı eylemlerinin diline karar verirken ya da ritme göre zıplarken ondan ilham alır. 

Sevgi, hiddet ve dayanışmayla,

Yaşam için isyan.